KLASİK KOŞULLANMA KURAMI
Öğrenmenin, davranışsal yaklaşımlar içinde sistematik olarak ele alındığı ilk kuram klasik koşullama kuramıdır. Klasik koşullanma kuramı ilk kez 1920'lerde Rus bir fizyolog olan Ivan pavlov tarafından ortaya atılmıştır. Klasik koşullama, belirli uyaranın varlığında belli bir tepkinin ortaya çıkması durumudur. Kuram, Pavlov’un köpeklerin sindirim sistemi ile ilgili yaptığı araştırmaları dayanmaktadır. Bu araştırmalarda Pavlov, laboratuar ortamında ki köpeğe birkaç kez zil sesi verir, köpek bu zil sesine hiçbir tepki de bulunmazken kendisine et verildiğinde salya salgılar. Et ile zil sesi birlikte verildiğinde salya salgılayan köpeğin, daha sonraları et verilmediği halde tek başına zil sesi verildiğinde de salya salgıladığı görülür. Zil sesi köpek için kendisine et verileceği konusunda uyaran olur ve köpeğin salya salgılamasını sağlayarak tepkide bulunmayı öğrenmesi ise klasik koşullanmadır.
Klasik koşullanma, karmaşık bilgilerin öğrenilmesini açıklayamamaktadır; ancak belli bir nesneye yada olaya karşı gösterilen bazı duyuşsal tepkilerin, tutum ve duyguların klasik koşullanma yoluyla öğrenildiği sanılmaktadır. Klasik koşullanma kuramının, sınıfta öğrenme-öğretme ortamında kullanım alanı oldukça sınırlıdır; ancak duygusal özelliklerin kazandırılmasında önemlidir. Sosyal becerilerin önemli bir boyutunu duyguların oluşturduğunu düşünüldüğünde, sosyal yeterliliğin geliştirilmesinde klasik koşullanmanın önemi ortaya çıkmaktadır.
Örneğin duygularını ifade eden bir öğrenciye arkadaşlarının gülmesi öğrencinin okula karşı olumsuz tutum geliştirmesine neden olabilir. Oysa kendi duygularını anlama, duygularını ifade etme, Başkalarının duygularını anlama ve korku ile başa çıkma gibi duygulara yönelik sosyal becerilerin kazanılması sosyal yeterliliğin gelişmesinde oldukça önemlidir. İlgi, olumlu tutum, özgüven ya da diğer olumlu duyguların gelişiminde klasik koşullanma etkili olmasına karşın bu tür öğrenmeler tesadüfen olmaktadır. Oysa sınıfta ya da okulda yapılacak düzenlemelerde klasik koşullanma ilkeleri etkili biçimde kullanılmalı, öğrencilerin okula, öğretmenlerine ya da arkadaşlarına karşı olumlu duygular geliştirmesi sağlanmalıdır.