Paralel Evren Hakkında Bilinmeyen Gerçekler
Hubble Sabiti denilen bir katsayı, yerçekimi ile ilgili olarak, paralel evren düşüncesini de beraberinde getirir. Bilim insanı, Edwin Hubble tarafından bu ismi alan Hubble katsayısı, ayna dünya tabir edilen bir olguyu da beraberinde getirir. Görülemeyen parçaların kütle çekimi ve genişleme hızının hesaplamasında hep farklı sonuçların elde edilmesine sebep olur. Bu durum, paralel evren konusunda da farklı açıklamalara sebep olan bir tür kozmolojik araştırmalara da zemin hazırlamaktadır. Evrenin sürekli değişimi, genişlemesi de algısal yanılsamalara sebep olur. Dünyada görünen ve algılara bağlı hissettiğimiz pek çok şeyin bir yanılsamadan ibaret olduğu da tartışılmaktadır. Bilim insanlarının son zamanlarda en çok kafasını işgal eden konuların başında gelen, paralel evren kavramıdır.
Yanılsamalara Açık Durumlar
Paralel evren olguları, içinde yaşadığımız çok sayıda evrenin ortaya çıkmasına sebep olur. Büyük patlama sonucunda ortaya çıkan enerji, yaşamsal öneme sahip pek çok olguyu da beraberinde getirir. Yaşadığımız evren içerisinde farklı yaşam alanları da olabilir mi? William James, ilk defa paralel evren olgusunu kullanmakla beraber, literatürde paralel evrenler tanımlaması Hugg Everett tarafından yaygınlık kazanmıştır. Evrenin genişlemesi ne zamana kadar sürecek? Bu soru çok sayıda kişinin sorduğu ve merak uyandıran konulardır. Pek çok bilim adamının ittifak halinde olduğu görüş, sonsuza kadar genişlemenin devam edeceği yönündedir. Sonsuz sayıda paralel evren de henüz kanıtlanmış bir olgu değildir. Varsayım düzeyindedir.
Çoklu Evren Hakkında Bilinmeyenler
Çoklu evren hakkında ortaya atılan iddialar, elbette ispata muhtaç bilgilerdir. İspata muhtaç olmasının yanı sıra mantıklı hipotezlerin toplamıdır. Bu iddiaya pek çok bilim adamı, eleştirel yaklaşmamıştır. Zaman ve mekân kavramlarını da derinden etkileyecek Hubble değişkeni, üzerinde hala çalışılması gereken konuların başında gelir. Stephen Hawking, Büyük Patlama teorisinde, fiziksel olarak gerçekleşmesi zorunlu bir yasaya vurgu yapar. Doksan üç milyar ışık yılı sonunda biten, uzayın sonu değil; sadece insanoğlunun algısal olarak görebildiği bir sondur. Galaksilerin birleşiminden oluşan filaments yapıları ile evren her geçen gün gizemini koruyan, sonsuz bir oluşum olarak insanoğlunun karşısında durmaktadır.